23 Ocak 2016 Cumartesi

Bir "yazar" başlamadan öldürülüyor. Katili: Tahsin Yücel - Yazın, Gene Yazın


Günlerdir içinde debelenip durduğum yazın isteğinin sonu, belki de başı, bu kitap oldu. Bir gün ölümsüz bir kitap yazar, ölümsüz olurum sanıyordum. Olamayacağım gerçeği yüzüme ağaçlardan düşen yapraklar gibi vuruverdi.
Yazın konusunun her boyutuyla ele aldığı bu kitabında Tahsin Yücel, bir yandan yazın dersi verirken bir yandan da, bana sorulmayacağından emin olsam da, bence Türkiye edebiyatının (varsa) sınırlarını belirliyor.
Yücel'in kendi dili zaten bir ders niteliğinde. Günümüz yazınında bulunmayan özenli bir dil. Türkçe'nin kullanımı, romanını tanıtan romancılar, başkasını okumayan öykücüler, yazının sınırları ve daha birçok konuda ustalığına yaraşır denemeler armağan etmiş Tahsin Yücel bize, 1995 yılında. 20 sene sonra okumuş olmak ilginç.
İşte bu kitabı görünce insan yazmaktan utanıyor. Ölümsüz olmaya çalışmak mı? Peh!

28 Eylül 2015 - 23.39
Ankara

Yukarıdaki cümleleri yazıp unutmuşum, kalmış öyle. Dün aldım haberi. Ot Dergi'nin paylaştığı bir fotoğrafta değerli hocamın yüzü vardı. (Değerli Tahsin Yücel bu kitabını okuduktan sonra tabi benim hocam olacaktı, ya ne olacaktı?) Vefat ettiği yazıyordu. Ekrana bakakaldım.
Aylar önce kitabıyla yüzüme kapattığı kapılara üzüldüğüm hocam, şimdi hiçbir şey yazamayacak olmasıyla yine kapılar kapatıyordu, yoktu. Bunu anlamam zaman aldı. Herkesin gideceği bu diyara birçok güzel eser bırakıp verdiği dersleri de hiç sormadan çekti gitti. Allah rahmet eyleye.
...
Önce iyiler gidiyor, bunu biliyoruz.
Sen geride kaldığına yan.