16 Temmuz 2011 Cumartesi

Pasta Börek


Hayatınıza giren insanlardan sonra, yıllar geçtikçe görüyorsunuz ki onlara dair anılarla, şakalarla, düşüncelerle artık siz çok farklı ve onlara dair insanlar oluyorsunuz. Onlar gibi düşünen, onlar gibi hisseden insanlar oluyorsunuz.
Yok bu yazı geçmişe dair değil, rahat olun. Şu andan bahsedeceğim.
"Asla" dediklerinizi hayatınıza giren insanlar bir anda "hep"e çevirebiliyorlar. Ya da yapamam sandıklarınızı alıp hayatınızın ortasındaki alışkanlıklarınıza çevrebiliyorsunuz. Daha birçok şey söylenebilir buna dair.
Bu sıralar bu konu var aklımda. Hayatıımızdaki insanların kişiliğimize, yaşam yapımızı etkileri.
Bunun üzerine aslında bir yüksek lisans ya da doktora tezi yapılabilirdi, en azından şu an için birilerine fikir vermiş olmak isterdim. Ama derdim o değil. Biraz da siz düşünün, örnekler getirin aklınıza; bana yeter sanırım.
Aklımda bu var demiştim ya; yirmi bir yıldır hayatıma girip çıkan insanlardan biriktirdiğim bir kişiliğim olduğunu görüyordum, kendime has ve bana ait sandığım düşüncelerimin aslında okullarda bana aşılandığı, arkadaşlarımın diğerlerinden aldıklarını bana vermeleri yoluyla edindiğim "benden ayrı" bir yapıydı bu.Çok ayrı. Şimdi ise yine hayatıma girenlerle bu "yapı"yı sorguluyorum. Değiştiriyorum, uyarlıyorum, şekil veriyorum. Yine birileri geliyor birileri gidiyor... İlla ikili ilişkiler olarak değil de daha geniş pencereden bakınca... Mesela Özhan Canaydın çıktı hayatımızdan, Ahmet Davutoğlu girdi hayatımıza gibi. Alakasız ama derdimi anlatan bir örnek oldu, mutluyum.
Babam "Bizler aydın insanlarız, değişime açık olmalıyız, bu bizim için çok doğal." derken bunu mu kastediyordu bilmiyorum.
Bildiğim: şu sıralar başımı döndürdüğü kadar hayatımdaki bütün ön yargıları da tersine döndüren; aklımı, fikrimi, bakış açımı genişleten yeniliklerin oluyor olması. Bunu oturup uzun uzun anlatmak isterdim ama zaten yazının baştan sona tamamı onunla dolu. O kim? O ne? Soruların bir anlamı ya da önemi yok. Yalnızca şu sıralar bana ait sandığım yapıma yeni bir baharat ekleyen, "A bu da çok hoş durdu." dememi sağlayan bir lezzetin var olması mühim.
Çoğu insanın tadamayacağı lezzetlerde olduğumu biliyorum, işte bu yüzden bu "yapı" artık "bana ait" diyebiliyorum. Dünya hiç olmadığı kadar ayarında dönüyor bu sıra.
İyi ki'ye.