23 Ocak 2011 Pazar

Yine şiir okudum...


Bu kez paylaşayım dedim sevdiklerimi...

Aşktan sızmış bir makama
Heder ettim kendimi  (Hicri İzgören)

Uzun sustum, ey durmadan konuşanlar
Geçmedi üşümem
Ben bir aşkın kar yağışından geliyorum...  (Şükrü Erbaş)

Sevgilim terkedince benden fazla ağlardı
İstiridyeydi annem, içinden inci çıkardı  (Abdülkadir Budak)

Yakınını bilmediğim bir aşkın
Uzaklığı değişmiş haline üzülüyorum  (Şair Haymatlos)

Bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında
Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını (Cemal Süreya)

Bir duman yükselir gibidir kederden
Macerası çoktan bitmiş o şeylerden.
Amansız gecenle yayıl dört yanıma
Ey unutuş! kurtar bu gamlardan beni. (Ahmet Muhip Dranas)

nasıl oluyordu,
bir mutlu sondan daha fazlasını haketmek? (Selcan Adalı)

Dışarda herkes gibi seslenmek sana
Ve koynunda söylemek asıl adını...  (Arif Nihat Asya)

oysa
zaferin yankısı vazgeçmekle gelirmiş esmer sevgilere
“kazanmak için de bazen, çekip gitmek gerekir” (Fatih Yavuz Çiçek)

19 Ocak 2011 Çarşamba

Fazla...

Eve bugün koca bir paket çay alındı. Büyük bir hevesle çayımızı demledik, deneme amaçlı. İçtik bir güzel. Beğenmezsek geri mi verecektik? Hayır. Sadece denedik, içtik, hım dedik...
Sonra "diğerleri" dediklerimiz geldi aklıma... Aldığım (!) defterler, parfümler, kitaplar, aşklar, kıyafetler, duygular, aksesurlar... Hiçbirini de denemedim. Ne kitabın birkaç sayfasını okudum, ne parfümü sıkıp bir gün onunla gezdim ne de duyguları alıp bir güzel yaşadım. Hayır. Aldım ve sonra denedim. Sonra okudum, sonra giydim, sonra yazdım...
Memnun kalmazsam?
Çay paketi açıldı, geri almazlar.
Defterler kullanıldı, geri almazlar.
Parfümler yarı oldu...
Kitaplar kırıştı, okundu, notlar alındı...
Aşklar yıprandı, yaşanı...
Duygular hissedildi, sahiplenildi.
Geri alınmazlar!
Geri dönüşümü yok sanırım bu ömrün. Basıp gitsem, makineyi geri sarsam, şiirlerimi yaksam... Nafile...
Geri almazlar!