3 Kasım 2013 Pazar

Evlenme Teklifi Duygudurumları


Aslında her şey Mirkelam'ın bu şarkıyı yapmış olmasından belliydi. Bizim ilişkimizle paralel giden Mirkelam'ın sanat kariyeri yine bizi fena yakalayacaktı. Bunu bilmeliydi.
...
Bizde böyle. Diğer kültürlerde nasıldır bilemem. Bir insan cinsiyetinin farkına varıp "kadın" olduğunu fark ettikten sonra ileriye dönük kurduğu hayallerden biri de her zaman "evlenme teklifi alma" olayı olagelmiştir. Erkeklerde böyle bir hayal kurma durumu var mı bilmiyorum (Aslında bir fikrim var. Bakınız: Leap Year filmi.). Malumunuz, evlenme teklifini genelde erkekler "ediyor". Kadınlar ise masum masum (!) bekliyor ki ben hiç masum değildim.
...
İç ses: Attığım her adımı sanal alemde yayınlamaktan ya da "Ay bak ben geziyorum/evleniyorum/farklı bir şeyler yapıyorum!" muhabbetinin her adımını paylaşmaktan hoşlanmıyorum. Git gide bu blogu ve sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarımı sorgulamaya meylediyorum. Ancak bu kez heyecanın fark ettirdiği bir tespiti paylaşmak amacım. Eminim herkes hak verecek bu tespite.
...
Eğer ilişkiler belirli bir yaşa gelmişse, bu ister bir ay ister on yıl olsun, ilişkinin olgunluğuyla ilgili olarak adımlar atılması ihtiyacı doğuyor. Bunlar ister beraber yaşama kararı ister evlenme kararı olsun ilişkiye yeni ufuklar açıyor, kendini tekrarlamaktan kurtarıyor ki bu da ilişkiyi genç tutuyor.
Bizim ilişkimizin olgunluk çağı geldi mi gelmedi mi emin değilim ama... Bir farklılık ihtiyacı olduğu ortadaydı.
Bundan iki sene önce Dikimevi'nden geçen dolmuşun şoförü "Abilerim çökün, ablalarım ayakta kalsın." dediğinde bir ayakta kalan "hanımabla" bendim. Karşımda diz çöken Değerlim o an evlenme teklifi edip otobüsteki bütün yaşlı teyzeleri güldürmüştü. Tabi ki bu resmi bir evlenme teklifi olarak kayıtlara geçemezdi! Geçmemeliydi!
İşte ondan sonra içimdeki vahşi Nihan ya da "genç kız Nihan" ortaya çıkmaya başlamıştı. Artık uygun ortam vardı, masum masum (!) beklemeye başlayabilirdi gerçek bir teklifi.
Okul bitti. Defalarca romantik şehirlere gezmelere gidildi. Çok çok uygun ortamlarda bulunuldu ama bir türlü evlenme teklifi o dolmuştan sonra iki sene geçmesine rağmen gelmiyordu.
Tek taş?
Hayır hayır. Hiçbir zaman istemediğimi artık Güney Kore'deki elektrik mühendisleri bile biliyordu!
...
Bu süreçte insan hayaller kuruyor, internetten romantik romantik adamların güzel güzel kadınlara evlenme teklifi sürprizlerini izliyor, etrafındaki dostlarının aldığı teklifleri görüyor, kendisi planlıyor, uygun ortam olunca umutlanıyor...
Sonra süreç uzayıp nişan tarihi belli olduktan sonra umudu kesiyor!
...
Tam bu sırada Dar Ayakkabıyla Yaşamak adlı oyunun provaları oluyor, oyuncu abilerimizden biri Değerlimle kumpas kuruyor, Nihan bir şekilde sahneye çıkıyor ve Nihan'dan bir bomba!
İki senenin ardından bilinçaltı, sahnede bir şey yapması istenen sevgilisine "Evlenme teklif et bari!" dedirtiyor Nihan'a.
İlk gol Değerlime gidiyor.
İkinci golse Nihan'a.
Değerlimin cebinden çıkan bir kutuyla bu kez şaşıran taraf oyunculardan ve kardeşimden sonra ben oluyorum.
Sonrası yok.
Kendime geldiğimde öğrencimle ders yapıyordum. Ne işledik hatırlamıyorum.
...
Buraya kadar abartılı abartılı anlatıyorum ki asıl konuma geleyim.
...
Hazırlık, hayaller... O şöyle derse ben böyle derim. Şu daha güzel kabul etme şekli... Kur sen planı kur!
Hayır dostum, o öyle olmuyor. Bir anda oluyor her şey. Hiç aklına gelmiyor o an bir teklif alacağın ve bir an önce sevdiğine sarılmak için hemen bir cevap veriyorsun. O hayallerde kurdukların mı değil mi hatırlamadığın bir cevap bu! Bir anda oluveriyor yani.
...
Evlenme teklifi saatlerce sürmüyor dostum. Kısacık bir an yani! Sonra hatırlamayacağın, heyecanla bilinçaltına gömeceğin bir an. Saatlerce aptal aptal gülümsemeni sağlarken bir yandan da "Ne kadar kısa sürdü!" dedirten bir an. Gelip geçiyor, sen tadını çıkartacak sakinliğe sahip olamıyorsun.
...
Ve belki de aslında "hayır" diyeceğin teklife "evet" demiş oluyorsun, bazen. Ki bu yüzde ne kadar bilmiyorum. Çoğu ilişki böyle ani evlenme teklifleriyle evliliğe gidiyor belki de, ne dersiniz?! Gaza gelip "evet" diyenler yok mudur hiç? Bir araştırmak gerek. O teşvik, o itekleme durumu ve o "evet" dedirtecek duygu... Evet evet sorulmalı. Her teklifin izleyicisi var mı bilmem ama izleyicilerden gelen toplumsal baskı da var işin içinde.
Neyseki ben iki sene gardımı almış, beklemiş ve cevabımı tasarlamıştım. Neyseki cevabımın evet olacağını artık herkes tahmin edebiliyordu buna ben de dahil. Ancak... Ne cevap verdiğimi hatırlamıyorum.
...
Sözün özü: Yıllarca hayalini kurduğunuz o an zaten size sürpriz olarak geldiğinden, hazırlıksız yakalanmış oluyorsunuz. Hayalinizi kurun, istediğiniz kadar çıtanızı yükseltin. Eninde sonunda sevdiğinizin size değer bulduğu ve tasarlayabildiği en güzel olay olan o "an"a maruz kalacak ve bütün planlarınızı unutacaksınız. Bence her şeyden önce buna hazırlanın. O kadar kısa sürecek ki "Bi' daha ya!" diyeceksiniz.
...
İç ses: Bi' daha ya!
...
Bu öğüt veren yazı son bulurken bana hayatımın ilk gerçek sürprizini yapan Değerlime, Yıldırım Abimize, Ankara Sanat Tiyatrosu oyuncularına, sahneye ve o an orada her şeyi şaşkın şaşkın izleyen Narkisyan'a teşekkür ediyorum gözlerinizin huzurunda.
...
İç ses: Hah! Evet! "Tabi bitanem!"di.


2 yorum:

  1. Şimdi, klasik ama güzel tebrik sözleri bulup yazmam lazım ama böyle yazıya da olur mu bilmem:) Bir yastıkta kocayın inşallah :) Darısı isteyenlerin başına, diye de ucu açık bir dua ekleyelim:p

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanıtlamadığımı şimdi fark ettim.
      Özür dileyerek amin diyorum :)
      Daha güzelleri sizlere...

      Sil