14 Şubat 2013 Perşembe

Birkaç Eğlenceli Anı

Malumunuz, öğretmen olunca hele bir de özel öğrencilerin öğretmeni olunca bol bol şamata bol bol eğlence...
Bunlardan birkaçını paylaşasım geldi gecenin bu vakti :)
...
Dört yaşında otizmli bir öğrencim var, erkek. Adanalı ve hafif bir Adana ağzı var öğrencide. Henüz konuşmaya başlamasına rağmen... Derste sevmek için "Ben senin ağzını burnunu yiyeyim mi? Ben senin ağzını burnunu yiyeyim mi?" derken "yemek" eylemini "yimek" olarak algılayan Adanalı öğrencim ne dese beğenirsiniz "Yime! Yime!" :)
...
Benden bir yaş büyük Downlu bir öğrencim var. Bu süslü kızımıza annesi her hafta yeni bir kıyafet alıyor ve her geldiğinde "Anne aldı." diyerek gösteriyor bana kıyafetlerini. Yolda karşılaştık bir gün. Yine bir kıyafetini gösteriyordu bana, ben de "Güle güle giy." dedim. "Görüşürüüüüz!" deyip gitti yanımdan, ben tabi arkasından kahkahalarla gülüyorum :)
...
İki yaşındaki otizmli bir tontişim var, otizmli çoğu öğrenci gibi erkek. Derste Kıymetlimin hediyesi antika mavi taşlı yüzüğün taşına dokunduğu zaman "Diiiiiiit!" diyordum. Hem o eğleniyordu hem de amaçlı birkaç davranış sergilemesini sağlıyordum. Bir gün yüzüğü cebimde unutmuşum. "Diiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiit!" diyerek yüzüğü ellerimde araması bir harikaydı. Bir de bu çocuğun hiç konuşmadığını ve ilk birkaç kelimesinin bu "dit" olduğunu düşünün :)
...
Downlu sekiz yaşında bir öğrencim var, siyah saçlı bembeyaz tenli güzel bir kızımız. Derste sanırım biraz fazla soru sordum, hatlar karıştı bence. Ancak o kendini çok güzel ifade etti "Sanırım tepetaklak oldum!"
...
Bizden bu kadar. Biriktikçe yazarım...
Bizle kalın. Etrafınızdaki engellilere "yaratık" gibi davranmadığınızda bunu yapmış olursunuz. Sevgiler.
*Birçok yazım hatası yapmışım, uyarıldım, düzelttim. Sevgiler. Özür diliyorum hepinizden.

9 Şubat 2013 Cumartesi

Neb

Gidebilirdim yine. Gitmeyi isteye isteye, ağlaya ağlaya gidebilirdim. Seneler önce yağmur altında ıslatmaktan korkmadığım bedenimi yine korkmadan ıslatabilirdim, hem de daha acımasızca. Senelerin getirdiği soumluluğu reddedebilirdim. Gelecek planları yapmayabilirdim. Kaytarabilirdim bütün zorunluluklardan.
Her an fotoğraf çekebilirdim. Kendime koca bir makine alıp yollara düşebilirdim.
Kafama eseni arayıp sorabilir, kafa dağıtabilirdim.
Sandor Marai okumayabilirdim. Selim Temo'yu başucuma koymayabilirdim. Yalnızız'ı kimseye tavsiye etmeyebilirdim. 339 denen otobüsü bir daha hiç kullanmayabilirdim. Orhan Veli'nin sesini hiç duymayabilirdim.
Esenboğa'da yaşayıp, çalışmak için AŞTİ'ye gidebilirdim.
Saçlarımı kızıla boyatıp perma yaptırabilirdim. Kahküllerimi uzatmayabilirdim.
Aşık olmayabilirdim. Ömrümü birine adayıp geriye kalan bütün dünyayı yok saymayabilirdim. Onun ellerini tutmamayı seçebilirdim. Aşkı hayatımdan çıkarıp atabilirdim.
Kilo verebilirdim. Diyet yapabilirdim. Bütün sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarımı fotoğraflarımla doldurup bakın ne kadar güzelim, diyebilirdim.
TRT - Türk belgeselleri izlemeyebilirdim. Adem'in Seyir Defteri'ni kaçırmamak için erken kalkmaya çalışmayabilirdim internette olduğunu bile bile.
Ailemin doğrularını kabul eder, sorgusuz sualsiz yaşayabilirdim. Daha iyi, daha mükemmel, daha örnek olabilirdim. Daha kabul edilebilir ve havalı bir iş seçebilirdim. Başka bir meslek edinebilirdim.
Başka bir kadın olabilirdim. Başka çocukların öğretmeni, başka adamın sevdiği, başka birinin dostu, başka birinin iş arkadaşı olabilirdim.
Başka biri olabilirdim.
Olabilirdim.Yapabilirdim.
Olmadım. Yapmadım.
Bütün bunlar benim seçimim.