19 Aralık 2012 Çarşamba

Atılgan, Hürkan ve diğer arkadaşlara dair


Bilen biliyor, bu haftaiçi 15.00-18.00 saatleri arasında atlı terapi eğitimi alıyorum öğretmen arkadaşlarla. Hem farklı bir alanda terapist olma avantajı elde ederken bir yandan da atlarla tanışma şansı elde ettim.
Atlara dair bir yazı yazmam gerek diye düşündüm. Çünkü üç günün sonunda ilk kez bugün at binme şansı elde ettim.
Atların hassas ve duygusal olduklarını bilirdim de bu kadarını bilmez. Edindiğim bilgiler at konusunda çok farklı düşünmeme sebep oldu. Gemi fazla sıktığınızda özgürlüğü kısıtlanan at hırçınlaşıyor. Ona dokunduğunuz an bütün duygularınız onda da olmaya başlıyor. Onu sevip sevmediğinizi anlayıp size ona göre davranıyor.
Bugün Hürkan'la ilk deneyimimi yaşadım. Yaşlı ve tembel bir at olduğundan adetada kaldık, süratliye geçemedik. Süratliye geçsek de çok kısa süre kalabildik, hemen yavaşladık. İnince, "Hürkan'ı sevmedim." dedim. Binmeden önce elime kafasını getiren şebelek bu cümleden sonra dişlerini göstermeye başladı bana. Bak şu çakala dedim! Acaba bu yazıyı yazdığımı da yarın hisseder mi?
Pazartesi günü görünce dokunamadığım, yanına yaklaşamadığım atlara ertesi gün ilk kez havuç verdim ellerimle. Bu ilerleme beni çok mutlu etti. Simsiyah bir İngiliz atı olan Atılgan'dı bu şanslı at, kocamandı, maşallah. Özledim de özledim.
Bir diğer ilginç bilgi ise şu: Üniforma ile yapılan tek spor at binmek. TSK bünyesinde (Malum ben de bir TSK mensubu sayılıyorum artık. Ne tuhaf. Karşıt olduğum silahların içinde eğitim verip eğitim alıyorum. Bu konuyu sonra konuşuruz.) yapılan tek spor bu. Süper bir ayrıntı bence. Birçok anlam çıkarılabilir.
Eğer fırsatınız olursa Ankara Beşevler'de Atlı Spor Kulübü var. İlgilenir misiniz bilmiyorum ama bence at binmeye dair bilgiler edinmek ve bunu hobi haline getirmek çok keyifli olabilir.
...
Atın, özgürlüğün sembolü olmasını şimdi daha iyi anlıyorum. Her davranışımızdan etkilenmesi, en ufak ses ve hareketle ürkmesi, bize uygun davranması... Bütün bunlar atı muhteşem bir hayvan durumuna getiriyor. Bir de üzerinde olup onunla beraber hareket ettiğinizi hayal edin. En ufak hareketinizle yön verebildiğiniz, size zarar vermekten korkan bir hayvan... Muhteşem bir deneyim bence.
Denemekte fayda var.
Ben naçizane fikirlerimi ve az da olsa bilgilerimi sizlere iletmek istedim. Daha fazla ayrıntı isterseniz kulüpler mevcut. At da orada seyis de.
İyi eğlenceler, motive edebildiysem ne mutlu bana.

1 Aralık 2012 Cumartesi

Cumartesi Gecesi

Merhaba.
Aslında anlatmayı planladığım birçok gözlemim oldu bu aralar. Serviste yolculuk yapan memurlar, yeni işe girmiş öğretmenler, topuklu ayakkabı duygu durumları ve en mühimi "22 yaş yaşlılığı".
Bütün bunları yıktım bir kenara.
Eksik bir şey mi var?
Dinliyorum.
Çayım, sigaram, her şeyim tamam değil. Limonlu maden suyumun son yudumunu içmek üzereyim.
Aklıma bu şarkıyı dinlerken gelen tuhaf şeylerden bahsedeceğim.
İki sene önce İnek Bayramı'nda Ezginin Günlüğü'nü ilk kez dinlemiştim ve bu şarkıya aşık olmuştum. Bu şarkının düşündürdüğü adama da... O zamandan bu yana kutsal şarkımız budur bizim.
Sonra bir de Leyla ile Mecnun denen "başucu dizimiz"de de geçince hah dedik, tamam.
Bir de bir gün havaalanına giderken sevdiğimi terliklerle karşılayayım demiş ve birer terlik almıştım kendime. Uçak erken inince giymeye vaktim olmamıştı ama yine de o terliklerin anlamı hala mevcuttur. Terliklerin nerede olduğu tam olarak belli değil.
Biz burdayız.
...
Kış geldi. Örgü sezonu açıldı. Bir basamak daha yukarı çıkıp kazak örmeye başladım ben. E artık öğretmen olduk. O kadar maaş alıyoruz, paraya kıyıp bolca ip alıp kazak örmeyip ne yapacaktım?
...
Beni her ders pataklayan öğrencimle aramız iyi. Artık beni seviyor. Ben de onu. Ama ben onu sevmediğim zamanlarda onu hç dövmemiştim. O dövmek yolunu seçti. Olsun. Bıdığımla şimdi aramızdan ders sızmıyor.
...
Yeni bir çikilop girdi hayatıma. Henüz çikilopluk rütbesi ne olacak karar veremedim ama ilk günden 1946 basımı Hemingway'in Çanlar Kimin İçin Çalıyor'u bulmuş olmamız beni çok mutlu etti. Düşünsenize!  1947'de kitabın sahibine öğretmenleri tarafından hediye edildiğine dair bir not olan kitap... Okumadan önce sıradaki kitapları bitirmeliyim. Selim İleri - Mavi Kanatların Yalnız Benim Olsaydın, Emrah Serbes - Hikayem Paramparça ve Ernest Hemingway - İhtiyar Balıkçı. İlk ikisi bitti. Üçüncüyü ise umutla okuyorum.
...
Aralık ayına koca koca umutlarla girdik biz. Siz nasıl, nerede ve kimlerle girdiniz bu aya bilmiyorum ama gözleriniz satırlarda gezerken sizi hayal edebiliyorum. Güzellikler sizinle olsun.
...
Bu kışın tadını doğalgaz faturanızla değil eldivenlerinizle çıkarın.