24 Ekim 2013 Perşembe

"Tam bir yıl oldu bugün." diyeli tam bir yıl oldu bugün.

"Merhaba Esra. Süleyman. Yiğit.
Senelerin sayısından dem vurmayacağım. Neler oldu, onlar derdim.
Yer sallan. Haber geldi. Aylar sonra sizi görmeye geldim. Dualar edildi. Unutanlar oldu. Siz olmadan yaşayabilenler...
Burada öyle olmuyor.
Olamıyor.
Yüreğim oldurmuyor.
...
Dersteyim. Henüz işe başladım. Üniversitede dersteyken Değerlime mektup yazardım, şimdi öğretmen oldum sana yazıyorum.
Senden, sizden sonra onlarca öğrencim ve anım oldu.
Değerlimle artık aynı aparmanda yaşıyoruz. Yakında evliliğe ilk adımı atacağız.
Ortak arkadaşımız Merve ile bir sinemada karşılaştık, sen de geldin hemen oraya. Konuşmasak da oradaydın, gözlerimizle vardın.
Senin bunları yaşayamadığına üzülmedim dersem yalan söylerim. İçim yanıyor.
vs.
...
Yaşıyoruz. Buna yaşamak denirse...
Dualarım sizinle.
23.11.2013-15:35"

yazdım dün bir saman kağıdına.
Şimdi okuyunca çok duygusuz geldi. Her an yaşadığım duygularımın değişmesi mi hüznümün artıyor olması mı bilmiyorum.
Keşke o gün ayaklarımı uzatıp, anneannemin ördüğü o mavi patiklerimle örgü örmeseydim ve deprem olduğunu haberlerde duyup ayaklarıma bakıp "tüh" diyerek geçip gitmeseydim.
13'ü 41 geçtiğimde ben hep tuhaf şekilde buna pişman oluyorum. Gözümün önünden o dakika gitmiyor. Oysaki neler yaşandı. Yaşanmıştı.
...
Sanırım uzattım.
Geç oldu, dualarınızı eksik etmesin dostlar.

10 Ekim 2013 Perşembe

Çağdaş Görünüm

Merhaba.
Yirmi dört-yirmi beş saat önce "çağdaş" bir görünümüm olmadığını öğrendim. Hani demiştim ya "yazarım" diye. Yazıyorum a dostlar. Tesettürle ilgili sorunların ilkiyle karşılaştım sonunda. Sevinsem mi?
...
İş görüşmeleri yapıyorum biliyorsunuz. Tercihlerimiz şöyle böyle derken döndük dolaştık yine aynı yerdeyiz, işsiz. Ancak bu kez iş görüşmelerinde farklı bir sorunla karşılaştım. Ki artık özgürlükler ülkesiyiz ya, sorun olmaz sandığım sorunlarla. Tesettürlü çalışamazmışım. Tamam.
Bu güne kadar tamamdı. Hâlâ da tamam. Ancak benim düşüncelerime ve fikirlerime laf edileceğini nereden bilebilirdim ben. İşverenim olma ihtimali olan (Hâlâ da sempatiyle hatırlıyorum kendisini. Çok da sevdim.) kişi "çağdaş bir görünüm sahibi" olmam için derslere başımı açıp girmem gerektiğini söyledi. "Biraz dar görüşlü" olmamak gerekiyormuş.
Peki bana sordun mu benim görüşüm nedir? Neleri okur, neleri yazarım? Neleri öğrenirim? Neyim ben? Sormadın ki dostum.
İnancıma, fikirlerime saygı duymayan görünüşüme nasıl duysun değil mi? Çağdaşlığın çok indirgenmiş bir kavram olduğunu unutuyordum değil mi?
Ben de şöyle dedim "Çağdaşlıktan ne anladığınıza bağlı.".
...
Ben bu düşüncelerle kıvranırken gece de Muhallebi Kafa'da Okan Bayülgen çıplaklığın tahrik etmediğinden, çıplaklığın doğal bir şey olduğundan bahsetti.
Düşündüm. Evet, ben de çıplak birini gördüğümde tahrik olmuyorum. Yine de bunun garantisi herkes için yok. Biliyorum ki cinsel dürtülerin kontrolü alınan eğitimle doğru orantılı. Peki ya bu kontrolü edinememiş insanlar? Hadi bunu geçtim bir de kutsal kitabımızdaki emirler... Bunları göz önünde bulundurunca evet Okan Bayülgen haklı. Ancak dindar bir insan olarak, beni yaratanın emirlerine uymak da benim tercihim.
Bu tercihim neden bu kadar sohbet ve eleştiri konusu? Siyası muhabbetlere hiç girmiyorum bakın?! Siyasi simge olarak bunu kullanan kafalara zaten diyecek söz yok?! Benim konum tamamen hümanist yaklaşımla algıladığım özgürlük. Hani hepimiz özgürdük?
...
Tabi bunları yazan da geçen sene bu zamanlar "türbanlı" tiplerin özgürlüğünün ağzına tükürüyordu. Kim inanarak tesettüre girer kim girmez bizi ilgilendirmemeli. Herkese eşit şekilde saygı duymak bize yakışan bir davranış olmaz mıydı? E bunun şimdi farkına vardım ben.
...
Yani o eski iş verenim olma ihtimali olan ablamız sanırım yeteri kadar kendini geliştirmiş bir birey olmadığından başka birinin kıyafetinden onu yaftalama kabiliyetine hâlâ sahip.
Canın sağ olsun.
Ve tabi yeni işimde yine başımı açmak zorundayım ama en azından hakarete maruz kalmadım.
...
Bir de artık hâlâ'nın ^'larını kullanmaya karar verdim. Her yazımda kendimi çıplak hissediyordum. Bu kurala uyan yokken neden kaldırılır ben de anlamam ama...
...
Güzel bir tatil sizin olsun. Lütfen etrafınızdakileri yaftalamayı bırakın. Herkesin tuttuğu kendine!
...
Sonradan ekliyorum:
http://birgun.net/haber/gozde-kansu--benim-bedenim-benim-dekoltem-5154.html
Böyle bir haber gördüm Birgün gazetesinde. Yani her iki uca da saygı yok dostum. Herkes herkesin (Özellikle de erkekler kadınların.) hayatlarında hüküm sürmeye çok meraklı. Bu kadın ister eşin olsun ister yan komşun ya da televizyonda gördüğün bir kadın... Hepsinin hayatı o erkeğe ait ya hani?!
Gene konuşturdunuz beni!