14 Ocak 2015 Çarşamba

İyi bir psikolojik danışman olmak için tuhaf bir adım buldum.


Herkese merhaba.
Düğün hazırlıklarından fırsat buldukça keyifli gözlemler elde etme peşinde koşuyorum, hâlâ. Buraya hâlâ yazıyor olmam da henüz yaşama hevesim var demek oluyor böylece.
...
Başlık birçoğunuzun dikkatini çekmemiş olabilir ancak etrafımda birazcık psikolojik danışman varsa umarım ilgilerini çekmiştir ve böylece onlara ilham verecek bir deneyim fırsatı sunmuş olurum.
...
Düğüne birkaç ay kala hâlâ şişko bir tombalak olduğum için diyetisyene gitmeye karar vermiştik sevgili Değerlim ile, bunu sanırım buraya daha önce yazmadım. Uzun bir arayışın ardından İbrahim Taşdelen ile yollarımız kesişti. Ama bu kararı verene dek adamcağızın sosyal medyadaki bütün paylaşımlarını, yazdıklarını, incelediklerini... Kısaca her şeyini inceledim ve kafa bir adam olduğuna karar verip öyle gittim. İyi ki de gittim.
Birbirimize karşı gayet açık sözlüyüz. O da ben de işimizin sıkıntılı yanını açık yüreklilikle söyleyebiliyoruz.
Diyete başlayalı bir ay olmak üzere ancak benim kendi üzerimde gördüğüm çeşitli değişimler var.
Diyet, evet bir prensip işi. Karar verip uygulamamızla doğrudan ilgili ancak bir de diğer yanı var. Bizi bu diyete yönlendiren ve süreç boyunca moralimizi bir heykeltıraş gibi şekillendiren bir diyetisyen söz konusu.
Diyetim esnasında kaçamak yapmam, bilen bilir, oldukça katıyımdır ve ne karar alındıysa onu harfi harfine uygularım. Ancak süreç içerisinde fark ettim ki İbrahim Bey'e karşı yoğun bir saygı ve ona eşlik eden sevgi duyduğumdan diyetime ve bu sürece daha çok sahip çıkıyorum. Kilo veremediğimde kendi adıma değil de İbrahim Bey'i üzmek adına korkuyorum. Eninde sonunda zayıflarım ama İbrahim Bey üzülecek, derken buluyorum kendimi.
Bunun böyle olduğunu görünce ve diyetisyen dostum, gurbetteki pıtırcığım Hilda ile de bu konuyla ilgili konuşunca çeşitli ampuller yandı kafamda.
Biz danışmanlar evet danışanın bize karşı tutumları ve davranışlarıyla ilgili eğitim alıyoruz ancak belki de hiç danışan tarafına ciddi ciddi geçmeden danışman rolüne bürünüp oldukça zor olan ama eğitimini aldığımız için çok da zorlanmadığımız empatiyi kurmaya çalışıyoruz. Ancak diyetisyenin bir danışanı olarak onunla yaşadığım bu süreç bana bizim de yaşadığımız danışma seanslarını düşündürdü.
Danışanlarımızın aslında bize çok çok farklı kimlikler yüklediklerini biliyordum ancak bunu yaşamak ve aslında ne olduğunu keşfetmek müthiş bir deneyim oldu.
Bunu bütün danışman adayı ve hatta danışman arkadaşlarıma öneriyorum. Diyetisyene ihtiyacınız yoksa ne olur bilmiyorum, farklı bir danışman bulup onunla bu süreci yaşayabilirsiniz belki ama mesleki olgunluk için sanırım böyle bir deneyim harika olur. Psikanalistlerin önce psiko-analizden geçmesi gibi bir süreç aslında düşünce, tam olarak öyle olmasa da.
İyi bir psikolojik danışman olmak için bir de danışanın koltuğuna, karşınızdaki arkadaşınız ya da sınıftan herhangi biri olmadan oturmak ayrı bir deneyim sağlıyor. Tavsiye, tavsiye, tavsiye ediyorum.
...
Kısa bir not: İbrahim Bey'in reklamını yapmadan geçmeyelim. FİT Ofis Tunalı'da, Büklüm Sokak'ta. "Form with İbrahim Taşdelen" de sloganımız ve ben İbrahim Bey'in ailesi, çocuklarının başarılı bir beslenme danışmanı olacağını bildikleri için böyle keyifli bir tesadüfe sebep olmuşlar diye düşünüyorum.
Eğer bir diyetisyene ihtiyacınız varsa ve Ankara'daysanız Tunalı'ya, Ankara'da değilseniz çevrimiçi yollarla İbrahim Bey'in e-posta adresine davet ediyorum sizi.
Sevgiyle kalın.

2 yorum:

  1. Hımmm, kilo vermek istiyorum ama iradem yok :)

    Danışan danışman meselesi de mühim; Nasreddin hocanın " Bana damdan düşeni getirin!" demesi gibi aynı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İrade değil de heves ile ilgili bence. O da kolay kolay olmuyor sahiden ama istenince de en kolay olan şey o.
      Benzetme harika :) Teşekkürler görüşleriniz için :)

      Sil