11 Şubat 2012 Cumartesi

Şaka

Amasya'ya gittiğimi bilen biliyor. Gittik. Aynı gün geri döndük. Dostlarımızdan kazık yerken şaka sandıklarımızın aslında şaka olmadığını görüp durduk. Manzaranın güzel olmasına şükrettik, olsun dedik, yalnız değil. Öyle değilmiş meğer.
Sabah altı gibi vardık Amasya'ya. Nefes alırken boğazımız kesiliyordu. Misafirperver Amasya esnafının sunduğu çaydan içtik saatlerce. Manzaramız güzeldi orada. Ölülere manzaranın güzelliği kar etmez Nihanım, dedi biri. Haklıydı. Ölene dek kalsın yanımda.
Sonra beş tane buzdolabı süsü aldık geldik. Amasya aslında o kadar olmalıydı belki. Bilmem.
Müze işletmeleri mi deniyor onlara? Onlardan da bir kazık yemeden gelmek olmazdı. Üç liraya on adım atıp geri geldik. Gördüğümüz mezarlardan da görülebilen bir manzaraydı. Hepsi bu.
Sonra acı başladı. Liseme gittim. Yıkılmış. Yerine kilise yapılmış da lise demişler adına. Müdür yardımcım, bir zamanlar orada babamız olan bizi hatırlamadı. Üzüldük mü? Bilmem. Yurt kapalıydı. Boyanmış, daha önce bahsettiğim manzarasından eser kalmamıştı. Acınızı yine paylaşıyorum kardeşlerim, bir kez daha fırsatı gelmişken.
Çıkıp Akgüller'e gittik. Reklam da yaparım ben. Acımam. Gittik tavuk dürümümüzü yedik. Normaldi benimki. O da benim yediğim gibi yedi. Dört sene sonra... Oğuz geldi. Dost geldi. Adını bas bas bağırabilirim o dostun. Onca yoğunluk içinde gelip beni bulması o dostun... Gerçek dostluk bu işte. Senelerce görüşmesen de bir gün karşına çıkınca her şey mis gibi...
Sonrasını sormayın. Uzaklarda bir yerlerde yok sandığım kiremitleri gördüm. Üzerlerinde çalılar vardı. Kar da yağmıştı. Üşümesinler diye dua ettim. Bir de kimse alışmasın onların yokluğuna diye dua ettim. Alışılmasın ölüme. Giden unutulmasın. Olmaz mı? Ölüm mü? Yok öyle bir şey. Manzaranızın güzel olması umrunuzda değil, değil mi? Kollarım ağrıyor.
Amasya'daki annelerimi gördüm sonra. Almanca ve Edebiyat öğretmenlerim yurt gecelerinde nasıl bizi yalnız bırakmıyorlarsa o ziyarette de bırakmadılar. Oysaki can dostlar yanımızda yoklardı...
Ve tabi ki Amasya'nın diğer yarısı... Dostlarımın en iyi niyetlisi ve en büyüğü Peyman Hocam. Onun da ismini bağırabilirim her yerde. Ah şu güzel dostlar... Geleceğe dair adımlarımı onaylayan bir dosttu karşımdaki bu kez. Dört sene değil de sanki birkaç gün önce gitmişim gibiydi. Sıcacıktı ev, yürekler...
Ah Amasya. Ömrümün en kötü şakasını yaptın ya bana, alacağın olsun. Amasyam... "Kurban olurum ayol." denir sana ama o kiremitler... Ruhları şad olsun. Hiç unutulmayacaklar, biliyorum.

1 yorum:

  1. Hımm, gizli bir acı anı var bu yazıda,o kadarı yeter...

    Yanınızda da bir "yaren" var, ona da Allah bozmasın diyelim:)
    Dostlara da eyvallah:)
    Bir de kelime doğrulama olmasa :(

    YanıtlaSil