19 Haziran 2012 Salı

Okuyucumla dedikodumuz ya da sen ona acı paylaşımı de!

Sevgili okuyucum, kızım sana söylüyorum gelinim sen anla değil yazımın amacı. Aklıma geldi yazmak ve başladım yazmaya. Kimse okumayacakmış gibi yazıyorum ki birileri kırıldığında umrumda olmasın. Sevgili okuyucum, ben bu sıralar insan ilişkileri konusunda yine çuvallıyorum. Daha doğrusu şaşırıyorum. Neler oldu neler bir bilsen!
Hani bu ay bitti okul, üniversite mezunu bir işsiz oldum ya, işte bu bir ton şeye vesile oldu. Meğer ben ne kadar da görmüyormuşum çevremde olanları. Belki de son dakikada oldu olanlar, öncesinde her şey gerçekti. Bilemem.
Dostluk ve masumiyet bende önemli kelimelerdir, biliyorsun. Bu sıralar bu iki kelime dünyada yokmuş gibi davranıyor etrafımdaki tuhaf yaratıklar. Sahiden öyle.
Sen dört sene yediğini içtiğini ayrı tutma adamla, o son gece gelsin baloda sana selam bile vermesin. Biri üstelik senin üstüne basıp geçerek baloya dahi gelmesin. Yemişim balosunu, senin kalbinin üstüne basıp geçmek muhabbet. Sen emek ver bir arkadaşlığa, sana şöyle bir burnunun üstünden baksın geçsin. "Kurban ol be bana!" derdim de, neyse. Dedim say sen.
Sevgilisinden ayrılmış bedbaht insanlar gördük, görüyoruz. Unutmak için başka bir bedene sığınmak da ne demek? Bunu nasıl anlarım ben? Buna nasıl "Eyvallah gardaş!" derim ben?! "İsyan Günlerinde Aşk" kitabında Ahmet Altan bir şeyhin dilinden herkesin kendi ahlak anlayışı olduğunu ve insanları kendi ahlak anlayışımız üzerinden değil de onların ahlak anlayışı üzerinden değerlendirmemiz gerektiğini söyler. Ben henüz o kadar erdemli değilim, böyle deyip işin içinden çıkmak amacım değil. Dayanamıyorum ama!
Sonra birileri var, benim hayatımda tuttuğum ilk "yas"ıma saygı duymaktan aciz. Hatalar yapmış olabilirim bu yas sürecinde, sen bu hatayı anlamıyor olabilirsin fakat üzgünüm, yasıma saygı duymalısın. Benim yasımla, üzüntümle ilgili konuşurken "Ne olur olsun..." diye konuşamazsın. Ne kadar "canım" olsan da bunu yapamazsın sen. Benim günde bir, bir dostum, arkadaşım ölmüyor bu dünyada. Ben buna alışkın değilim. Bunu anlamıyorsan çekip gideceksin hayatımdan. Gidesin gelmiyorsa kovulmaya razı olacaksın!
...
Sanırım üslubum gittikçe sertleşiyor. Çünkü kırgınlıklarım büyük sevgili okuyucum. Sen beni anlarsın.
...
Neyseki bu günlerde beni ben yapan, beni ben olarak kabul eden ve yanlışlarımı gösterip doğrularımı beni şımartmadan onaylayan bir duygum var, kutsalım var. Kimi insanın acizlik olarak gördüğü bir huzurum var benim. Şükrediyorum durmadan.
...
Sözün özü:
Üniversite hayatım karakterlerine bir türlü alışamadığım insanların yaptıkları can acıtıcı hatalarla son buldu. Bir haftalık tatilin ardından bunu rahatlıkla söyleyebilecek kadar acımı dindirdim.
Barcelo Otel'in çatısında oynayamasam da sizlerden yüzlerce kilometre uzaklarda romanımı oynadım ben, göbeciklerimi attım.
Siz kendinizi mutlu sanırken ben "bitlik hissi"nin ne olduğu üzerine ellerimi parçaladım.
Ders almak güzel şey. Şimdi seneler öncesinden dostlar okuduğunda "Bu kız da ders ala ala bir hal oldu ayol." diyorlardır. Ne mutlu bana hep ben kazık yiyorum!
...
Sözün ikinci özü:
Değerli bir arkadaşım geçenlerde telefon rehberini temizledi bizlerle sohbet ederken. Hiç de sıkılmadı. Bazen böyle olmak gerek.
X: Alo.
Y: Naber?
X: Tanıyamadım?
Y: İnanmıyoruuoom?!
olmalı bazen. Çünkü öyle insanlar var ki bir şekilde hep tutunuyorlar ömründe, o tutundukları yerler öyle güzel duygularla doluyor ki... İşte böyle insanlar dururken neden... Neden yani kızım neden?
...
Evlenirsem haber veririm.


Yazıya özel şarkı: Teoman - Ne Ekmek Ne de Su

3 yorum:

  1. Oy oy oy oy :)) Büyüyorsun :))

    Merak etme,bu olaylardan karlı çıkan hep sen olacaksın, erdemini koruduğun sürece:)Ne iyi dedin ; kazık atan olmaktansa...herkes bu cümleyi kuramaz. Sevgiler. Evlenirsen ayakkabının altına ismimi yazmayı da unutma bak, ölümü gör ha:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıyı yazınca aslında çok pişman oldum. "Neden yazdın kızım?" dedim kendi kendime ama sonra neyse dedim, kalsın bir yerde. Hatırası kalsın, unutturmasın bana.
      Büyüdüğüm günler diye bir yazım vardı, ona ek olsun :)

      Ayakkabımın altına uzunca bir liste geliyor gibi, iki seneye kadar herhalde bu liste uzar. Damadın ayakkabısının altını da değerlendiririz artık :)

      İlginiz için teşekkür ederim :)

      Sil
    2. Nedimelerinki de olur :)

      Selamlar.

      Sil