3 Mart 2014 Pazartesi

Değerli Yazı Serisi 1 On Emir

Fark edeli çok oldu. 
Galatasaraylıysan Fenerbahçe'ye dair bir şey bilmeden de yaşarsın. 
Fenerbahçeliysen dr aynı şekilde, Galatasaray'ın ne yaptığı seni ilgilendirmez. 
Türksen bir Leh'in ne yaptığı seni bağlamaz. Aynı şekil tam tersine de geçerli. 
Müslüman isen Hristiyanlığı araştırmazsın. Ya da diğer dinleri. 
Diğerlerine kulağını tıkarsın. 
Sağcıysan solcu gazete okumazsın. Solcuysan da sağcı... 
Diğerlerinin fikirleri yoktur çünkü, düşünemezler. Halbuki sen düşünerek (!) Galatasaraylı, sağcı, müslüman ya da her neysen oldun, değil mi? 
Düşünmek ne kadar da zorlaştı artık.
...
Her neyse. 
Ben bir sosyal sorumluluk olarak bir şeyler düşündürür diye Tevrat'taki on emri Vikipedi denen pıtırcıktan kopyalayarak size sunuyorum. Yehova'yı okuduğumda daha ayrıntılı bir yazı yazacağım. 
Düşünün. 
Belki bir işe yarar. 
Musa aleyhisselama Sina Dağı'nda nail olmuş. Tevrat'ın 20. babında yer alıyormuş. (Bu muş'lar okuyup öğrenince kalkacak.) 
  1. Karşımda başka ilahların olmayacak.
  2. Kendin için oyma put, yukarda göklerde olanın, yahut aşağıda yerde olanın, yahut yerin altında sularda olanın hiç suretini yapmayacaksın, onlara eğilmeyeceksin ve onlara ibadet etmeyeceksin.
  3. Yehova'nın, Rab'ın ismini boş yere ağıza almayacaksın.
  4. Sebt gününü takdis etmek için onu hatırında tutacaksın. Altı gün işleyeceksin ve bütün işini yapacaksın, fakat yedinci gün efendin Rab'e Sebttir. Sen ve oğlun ve kızın, kölen ve cariyen ve hayvanların ve kapılarında olan garibin hiçbir iş yapmayacaksınız. Çünkü Rab gökleri, yeri ve denizi ve onlarda olan bütün şeyleri altı günde yarattı.
  5. Babana ve anana hürmet edeceksin.
  6. Öldürmeyeceksin.
  7. Zina etmeyeceksin.
  8. Çalmayacaksın.
  9. Komşuna karşı yalan şahitlik yapmayacaksın.
  10. Komşunun evine tamah etmeyeceksin, komşunun karısına, yahut kölesine, yahut cariyesine, yahut öküzüne, yahut eşeğine, yahut komşunun hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin.

Düşünün. Çok tüketimden iyidir.
Belki de diğerlerinin ne düşündüğünü bilirsiniz siz de daha iyi düşünürsünüz. 
Sevgiler. 

2 Mart 2014 Pazar

Katalitik sobalara hiç inanmamıştık zaten.

Bu yazı çoktan bu dünyada bizi yalnız bırakıp gidenlerin peşinden yine bizi yalnız bırakıp giden Kazancı Bedih'in güzel ruhuna dua amacıyla yazılmıştır.
Ruhu nurlar, güzellikler içinde; mekanı cennet ola.

Kazancı Bedih, Urfa'da doğdu ve yine orada terk etti bu dünyayı, Allah'a kavuştu.

1 Ocak 1929 günü doğdu. Bir Ocak'ta doğan herkesin mi doğumgünü farklıdır? Yoksa sahiden Kazancı bu tarihte, bir kış günü mü doğmuştur? Bilmiyorum.
Cümbüş, ud ve tanbur çalardı. Ne de güzel enstrümanlar çalarmış, ne de güzel.
Sıra gecelerinde adı anılırken birden İbo Şovlarda ve Hülya Avşar Şovlarda görülmeye başlanmış ve bundan rahatsızlık duymuştur. Şu sözler halini ne de güzel anlatır: "Hafızamda binlerce parçalık arşivim var. Onları birileri derlese, kayıt altına alsa, hep Hülya Avşar'a İbo Şov'a çıkıyorum. Böylemi olmalıydı?" Kazancı Bedih ya da bütün sevgili dostlarımdan bahsettiğim gibi (eğer saygısızlık olmazsa ki o niyetle söylemediğimden olmayacağını umuyorum) Sevgili Bedih yozlaşmaktan, kültürünü yitirmekten çok çekindiğinden hep sakin bir hayat sürdü. "Televizyonlarda" yok etmedi güzelliklerini. Sessiz bir şekilde de gitti dünyadan. 20 Ocak 2004 günü eşi ile katalitik sobadan çıkan gaz sonucu hayatını kaybetti. Kimse bilmedi.
...
"Kar mı yağmış şu Harput'un Başına?" yüreğimi en çok dağlayan türkü. Hiç Harput'a gitmediyseniz ya da orada aşık olmadıysanız ya da orada sevginizi yüceltmediyseniz bütün insanlığa karşı... Belki farklı şeyler çağrıştırır. Yine de bu türkü kutsaldır.
Kutsaldır.
Kutsaldır.
Kara Köprü Narlıktır, Garip Bir Kuştu Gönlüm, Nemrut'un Kızı, Urfalıyam Ezelden, Mecnun isen Eydil Sana Leyla mı Bulunmaz, Pala Remzi, Yeşil Ördek Gibi Daldım Göllere... Daha birçok türkü ve gazel. Onun sesinden, daha önce hiç bulmadığı bir ahenk ve güzellik buldu. Bir daha da bulamadı.
Bir önceki cümlede abartı yoktu. Duygu vardı.
...
Her hatırladığımda ağlıyorum. Kazancı Bedih yok. Sesi var, o yok. Onu görüp konuşamayacağım. Yok. Tanışamadık bile. Yok.
Koca gazelhan!
Oysaki biz onun sesiyle bir ilişki yeşerttik, sevda dedik, Leyla dedik, Harput dedik...
...
Geride onlarca, yüzlerce güzel türküler bıraktı.
Geride uykusuz geceler bıraktı.
Geride Nemrut'u bıraktı.
Geride Harput'u bıraktı.
Geride oğlu kaldı, onu bize hatırlatan.
Geride koca bir Güneydoğu kaldı ki orası bağrı yanık Anadolu parçasıdır, kardeş kardeş diye avutulan.
Geride biz kaldık.
Geride onu her dinlediğimizde şaşıran kalplerimiz kaldı.
Geride ona dua eden eller kaldı.
Geride bu yazıyı okuyup sevgili Bedih'i dinleyen sen kaldın ey okuyucu.
Geride "bir hoş sada" kaldı.
...
Oysaki biz onun sesiyle kalbimizde kar yağdırmıştık Harput rüzgarında.
...
Ruhu şâd olsun.
Bembeyaz bir yazı olsun istedim. Oldu.