2 Mart 2014 Pazar

Katalitik sobalara hiç inanmamıştık zaten.

Bu yazı çoktan bu dünyada bizi yalnız bırakıp gidenlerin peşinden yine bizi yalnız bırakıp giden Kazancı Bedih'in güzel ruhuna dua amacıyla yazılmıştır.
Ruhu nurlar, güzellikler içinde; mekanı cennet ola.

Kazancı Bedih, Urfa'da doğdu ve yine orada terk etti bu dünyayı, Allah'a kavuştu.

1 Ocak 1929 günü doğdu. Bir Ocak'ta doğan herkesin mi doğumgünü farklıdır? Yoksa sahiden Kazancı bu tarihte, bir kış günü mü doğmuştur? Bilmiyorum.
Cümbüş, ud ve tanbur çalardı. Ne de güzel enstrümanlar çalarmış, ne de güzel.
Sıra gecelerinde adı anılırken birden İbo Şovlarda ve Hülya Avşar Şovlarda görülmeye başlanmış ve bundan rahatsızlık duymuştur. Şu sözler halini ne de güzel anlatır: "Hafızamda binlerce parçalık arşivim var. Onları birileri derlese, kayıt altına alsa, hep Hülya Avşar'a İbo Şov'a çıkıyorum. Böylemi olmalıydı?" Kazancı Bedih ya da bütün sevgili dostlarımdan bahsettiğim gibi (eğer saygısızlık olmazsa ki o niyetle söylemediğimden olmayacağını umuyorum) Sevgili Bedih yozlaşmaktan, kültürünü yitirmekten çok çekindiğinden hep sakin bir hayat sürdü. "Televizyonlarda" yok etmedi güzelliklerini. Sessiz bir şekilde de gitti dünyadan. 20 Ocak 2004 günü eşi ile katalitik sobadan çıkan gaz sonucu hayatını kaybetti. Kimse bilmedi.
...
"Kar mı yağmış şu Harput'un Başına?" yüreğimi en çok dağlayan türkü. Hiç Harput'a gitmediyseniz ya da orada aşık olmadıysanız ya da orada sevginizi yüceltmediyseniz bütün insanlığa karşı... Belki farklı şeyler çağrıştırır. Yine de bu türkü kutsaldır.
Kutsaldır.
Kutsaldır.
Kara Köprü Narlıktır, Garip Bir Kuştu Gönlüm, Nemrut'un Kızı, Urfalıyam Ezelden, Mecnun isen Eydil Sana Leyla mı Bulunmaz, Pala Remzi, Yeşil Ördek Gibi Daldım Göllere... Daha birçok türkü ve gazel. Onun sesinden, daha önce hiç bulmadığı bir ahenk ve güzellik buldu. Bir daha da bulamadı.
Bir önceki cümlede abartı yoktu. Duygu vardı.
...
Her hatırladığımda ağlıyorum. Kazancı Bedih yok. Sesi var, o yok. Onu görüp konuşamayacağım. Yok. Tanışamadık bile. Yok.
Koca gazelhan!
Oysaki biz onun sesiyle bir ilişki yeşerttik, sevda dedik, Leyla dedik, Harput dedik...
...
Geride onlarca, yüzlerce güzel türküler bıraktı.
Geride uykusuz geceler bıraktı.
Geride Nemrut'u bıraktı.
Geride Harput'u bıraktı.
Geride oğlu kaldı, onu bize hatırlatan.
Geride koca bir Güneydoğu kaldı ki orası bağrı yanık Anadolu parçasıdır, kardeş kardeş diye avutulan.
Geride biz kaldık.
Geride onu her dinlediğimizde şaşıran kalplerimiz kaldı.
Geride ona dua eden eller kaldı.
Geride bu yazıyı okuyup sevgili Bedih'i dinleyen sen kaldın ey okuyucu.
Geride "bir hoş sada" kaldı.
...
Oysaki biz onun sesiyle kalbimizde kar yağdırmıştık Harput rüzgarında.
...
Ruhu şâd olsun.
Bembeyaz bir yazı olsun istedim. Oldu. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder