2 Ekim 2010 Cumartesi

O'nun Ardından

"Ergenlik" denen dönem insanların uydurması olsa da, bu döneme inandığım ve yaşadığımı sandığım zamanlarda -yani lise yıllarımda- biliyordum ki ne yaparsam yapayım bu yaşantımın yaşanmamış tarafını etkileyecekti. Bunu bilerek yaşayan bi ergen nasıl olur bilmem, ama oldu. Kişiliğime şekil vermek için ilk okuduğum şair, üstad, güzellik Orhan Veli'ydi. Dönüm noktam değil sanıyordum ama meğer öyleymiş.

Meğer öyleymiş dedim çünkü geçtiğimiz günler de "Bak burda öldü işte Orhan Veli!" diye seslenince dost bi ses, neye uğradığımı şaşırdım. Sakarya Caddesi'nden Mithat Paşa'ya doğru yürürken bi üst geçitin yanında kurdu bu cümleleri o uzun insan. Ne oluyor, nasıl olur dememe kalmadan omzumda bi ağırlıkla oturuverdim kaldırıma. O şirin insan, cep delik cepken delik ustası... Anlatılamayan abide... Nasıl olurdu da burada ölürdü ve kimse buna önem vermezdi. Çevreme baktım, hiçbir şey yok Orhan Veli'ye dair. Nasıl olur dedim! Nasıl yaparız bunu!

Sonra o bahsettiğim dost insan "Tamam, iyi şairdi ama kişilik olarak sevmezdim. Sen de bu kadar üzülme!" deyince durdum bi daha düşündüm... "Kişilik olarak sevmemek"... Bi şairi ya tamamen seversin ya da hiç sevmezsin. O kadar! Çok mu gaddarca oldu...

Neyse gelelim sadede. Bu arkadaşım benim çok üzüldüğümü görünce minik bi araştırma yaptı ve gördü ki Orhan Veli orada, ölmemiş... Miş? Evet evet, ölmemiş. Hani şu hikaye herkesce bilinir: Ankara'da belediyenin açtığı bi şukura düşer ve ölür. Bu kadar basittir! Ama öyle basit olmamış işte... Belediyenin kapatmayı unuttuğu o çukura düşmesine bi önem vermemiş Orhan Veli.. Ardından İstanbul'a gittiğinden 14 Kasım'da fenalaşıp hastaneye kaldırıldığunda hayatı sona erer. Yani benim gördüğüm o ücra yerde değil. İstanbul'da bir hastanede. İçimin rahatlamış olması ne garip!

Sabahattin Eyüpoğlu, Orhan Veli'nin ölümünü arkadaşına haber verdiği mektupta şunları yazar: Orhan'ı şimdi İstanbul'da arayıp da bulamamak mümkün mü, Mahmut? Sahiden hiçbir yerde bulunmaz mı dersin?

Düşünsenize... Orhan Veli gibi bi dostunuz var... Sonra yok!

(merak edenler için mektubun linki: http://kirpi.fisek.com.tr/index.php?metinno=edebiyat%2F20041219180517.txt )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder