20 Temmuz 2014 Pazar

Eğer bir gün yazdıklarım olursa yanımda ol.

ÖNSÖZÜMSÜ NOT: Bu yazıda geçecek olan “kör” kelimesi görme engelli bireyleri kastederek hakaret etme amacı taşımamaktadır. Yazı içerisinde var olan kaygı ve elemi en iyi ifade edecek kelime “görme engelli” tamlaması değil “kör” kelimesidir. Bu nedenle kullanılacaktır. Bir zihinsel engelliler öğretmeni olarak bunu buraya not düşmek boynumun borcuydu. Sevgiler.
                Beni bahar aylarında bir kez görmüş olan bilir. Güneş alerjisi beni mahveder ve gözlerimi bazen hiç açamam. İltihap akması, göz kuruluğu, görememe… Bir çok tuhaf şikayetle en sevdiğim mevsim geçer gider. Ve ben böyle durumlarda hep düşünürüm: Şimdi iyi kötü bir şekilde görüyoruz kısmen kör bile olsam. Peki ya bir gün hiç göremezsem? Zorlaya zorlaya kitap okuttuğum bu gözler bir gün “Haydin görüşürüz!” derse.
                İşte bu aralar bunu düşünüyorum.
                Bir de aldatmak üzerine düşünüyorum ama o başka bir yazının konusu olsun.
                Eğer bir gün kör olursam evet göremediğime üzülürüm. Üzülürüm ama her şeyi değil.
                Haberler, tacizler, kötü şekilde yerine getirilmiş sorumluluklar, mutsuzluklar… Bunları göremediğine kim üzülür ki?!
                En çok O’nu göremeyeceğime üzülürüm. Düşünsenize benim kör olmam, onun benim için ölmesi gibi bir şey. Herkes onu görebiliyorken ben göremiyorum! Var mı böyle büyük bir ceza dünyada! Herkes onun gözlerini, kirpiklerini, saçlarını, dudaklarını ve en mühimi ellerini görecek ben göremeyeceğim. Saçmalık!
                O bir film çekecek. Harika olacak, şimdiden biliyorum. Ama ben sadece dinleyeceğim. Benim için bir şarkıdan farksız olacak o koskoca film. Şarkıyı küçümsemek niyet değil. Filmi görmektir ya güzeli, dinlemek yetmez. Göremeyeceğim. Daha kaç film çeker kim bilir koca ömründe, ben hep dinleyeceğim. Dinleyicisi olacağım, izleyicisi değil.
                Ve tabi daha okunacak kitaplar bitmedi. Bu geyiğe girmek istemem. Ama kör olup da kitabımı başkalarının okumasını kabullenmem zaman alabilirdi. Geçelim bu konuyu, içim bir tuhaf oldu.
                Arada sırada gelen yeni yerler “görme” isteğim diye bir şey kalmayacak kör olursam. Yeni yerleri hissedeceğim, koklayacağım ya da duyacağım. Görmek? Yok. Toprak istiyordum ya hani?! Gözüm doysun diyordum kahverengiye. Doymayacak. Aç kalacağım kahverengiye, yeşile, sarıya. Mavi? Bilmiyorum onu.
                Yürürken?
                Gözlerim açık olacak. Birileri görecek onları, beni. Bakacaklar. Ben? Göremeyeceğim.
                İbadetlerim eksik, kitaplarım sesli, dünyadaki her şeyin görüntüsü yok olacak benim için.
                Ve yıllar sonra en kötüsü başlayacak. Sevdiklerimin siluetleri yok olacak zihnimden. Birer ses olup kalacaklar aklımda. Nasıl göründüklerine fikir yürütemeyeceğim.
                Hayat böyle son bulacak.
                O zaman, yarım yamalak da olsa, görebildiğime şükretsem fena olmaz sanırım?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder