Bundan önceki yazımın notunda belirttiğim yarışma geldi geçti... Biz bir topluluk, bir ekip olarak ne kadar çok eğlenebiliyorsak o kadar eğlendik. Yolculuk, otobüs, otel, prova, yarışma öncesi ve sonrası, dönüş... Bütün bir süreç eğlenerek geçti. Bu eğlenceyi gölgelendirecek herhangi bir olay, bir sorun yaşanmadı. En azından bilinçli olarak yaşanan bir sorun olmadı. Ekip başkanımız Serhat'ın sakatlanmasını bu "bilinçli" sorunlardan saymıyorum. Ona da buradan sonsuz geçmiş olsun, yeri gelmişken...
Bütün bir seyahati anlatsam mı diye düşünüp sonra vazgeçiyorum hep. Nedeni nazar değmesi... 20 yıllık "cillop" gibi topluluğuz. Her seyahatimiz bir eğlence, her yarışmamız bir güzellk ve her ekibimiz taş (Taş kelimesi Ordu'dan kalma güzel bir kelime oldu ekip arasında... Artık bizim aramızda!)
Perşembe günü öğlen yola çıkıp güzel ve eğlenceli bir yolculuğun ardından Ordu'ya varıp DSİ'nin misafirhanesinde değil de Otel Dedeevi'nde kalıyor olmak bizi çok çok mutlu etti. Otelimiz küçük, kendi halinde ve ayrıca iki yıldızlı bir "cennet"ti. İki gece bile olsa orada olmak güzeldi...
Vardığımız gece deniz kenarındaki kayalarda oturup eğlenek gibisi de yoktu, unutmadan eklemek gerek. Ekip böyle güzelliklerle ekip oluyor.
Ertesi gün erkenden kalkıp prova için Ordu Üniversitesi'ne gittik. Ekip sahneye çıkmadan önce, sahnedeyken ve sahneden indikten sonra eğlence tam gaz devam etti. Ankara Üniversitesi'ni temsil ediyor olmak,Horon Bölgesi'nin idolü olmak... Bunlar bizi güzelleştiren şeyler... Güzel bir prova aldığımızı düşünürken ekip arkadaşımızın sakatlanması üzerine, ekibin emektar ağabeyi Volkan devreye girdi...
Provanın ardından Boztepe'ye, tavuk döner sefasına çıktık... Fotoğraf, fotoğraf, fotoğraf... Manzara güzel olunca tutkusu fotoğraf çekinmek olan EBF-HOT yüzlerce fotoğraf çekindi.
Ertesi gün koştura koştura yarışmaya hazırlanıp güle eğlene gittik Ordu Üniversitesi'ne. Yarışma öncesi yaşanan heyecan, yarışma esnasındaki güzellikler ve her zaman olan hatalar yarışma sonrasını da mutluluk verici kıldı. (Ne olumlu bir sözce kurdum ben öyle!)
Yarışmadan sonra tribünlere geçip oturunca önce Amasya Üniversitesi'ni ardından da Artvin Çoruh Üniversitesi'ni izleme şansı bulduk. İki ekip de benim için ilk üçe girmesi mümkün olmayan ekiplerdi. Bu ekiplerde dans eden dansçıların emeğine saygı duymadığımı düşünmeyin, asla. Çoruh Üniversitesi'nin solosu çok hoştu, Amasya'nın ise müzikleri mükemmeldi ancak bunlar birincilik ya da ilk üçe girmek için yeterli değil bence. Çoruh'ta ilk üç dakika kızlar yoktu, sahneden inince birbirlerine kabalaklarını fırlatmışlardı. Bunlar beni çok üzdü. Amasya'da ise mimik yoktu hiç. Ben bunları önemseyen bir insanım...
Yarışma sonucunu duyunca şoka girdik. En azından ikincilik beklerken üçüncü olmak bizi biraz şaşırttı ancak profesyonel bir ekip böyle bir sonuçta dağılmaz... Üçüncülük de bir başarı deyip ayrılırken aklımızda tonlarca soru işaretleri vardı. Birinci Artvin Çoruh Üniversitesi, ikinci Zonguldak Karaelmas Üniversitesi oldu... Dördüncü Gazi Üniversitesi vs... Sonuç olarak soru işaretleri oluştu beynimizde?!
Burada yok şöyle yok böyle diyerek basit insanlar gibi üçüncülüğü gölgelen cümleler kurmayacağım. Üçüncü olmak da güzel bir duygu ancak bu şekilde olması hoş değil...
Yarışmanın otelimizin yanındaki lokantadan yemeğimizi yeyip yollara düştük yine. Gece bir gibi Ankara'da olmak gibisi var mı? Muhteşem bir yolculuk, arkadaşlarla sohbetler, eğlenceler... İnsanın elli kere Ordu'ya gidip üçüncü olası geliyor...
Ertesi güne yorgun argın bedenlerle uyansak da yaşanan o birbirinden güzel üç gün ömrümüzde güzel bir anı olarak kalacak. En büyük kârımız bu oldu sanırım Ordu'dan.
Ordu'dan hiç bahsetmediğim için kızacak olan arkadaşlar var... Perşembe'de kaldığımızı söylemem yeterli olur sanırım. Otel Dedeevi'nin karşısındaki düğün salonundan, yanındaki lokantadan, Boztepe'den ve yine otelin karşısındaki kayalıklardan başka anlatacak konu yok aklımda... Ordu gibi güzel bir kente sahip olmamız gurur verici. Şirin, minicik... İnci gibi... Ordu halkına da teşekkürler, alkışları ve varlıkları için...
Yarışmaya katılan, emek veren, ekipleri izleyen, alkışlayan, ekipleri aklından geçiren, halk oyunlarına gönül veren herkese yürekten teşekkürler.
EBF-HOT'a da kucaklar dolusu sevgiler ve teşekkürler. Final bir araçtı, amaç değil. Biz o aracı bırakıp Kalem Bayramı'nı aldık elimize... Her daim başarılar bizimle olsun...
Görüşmek dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder