2010 Dünya Basketbol Şampiyonası sonunda başladı. Yer gök inliyor mu? Herkes bu şampiyonayla ilgileniyor mu? Kimlerin umrunda? Şampiyon kim olacak?.. ve daha onlarca soru işareti var beynimde. Eleştriler, saçmasapan cümleler, güzellikleri fiyaskolar, alkışlar derken devam ediyor bir şekilde Türkiye'de bu güzel etkinlik. Bu konuda tek edeceğim söz: Bir şeyi baltalayarak yerle bir edebilirsin ama onu toplaman dakikalarını alır. Zor olanı başaramayacaksan kolay olana da yeltenme... Bu sözüm herkese...
Arkadaşlar biliyorlar, günlerce hatta aylarca beklemiştim kombine biletlerimi. Ve şampiyonadan birkaç gün önce geldi canım biletlerim. İyi ki geldi. Nereden maçı izlediğimi duysanız intihar edersiniz. Basın görevlilerinin ardında oturduğu pota tarafındayım, en arkada ve en yukarda. Tamam oyun sahasını görebiliyorum ama ne tavandaki dev ekranı ne de puanların göründüğü panoları görebiliyorum. Ayrıca o kadar karanlı bir yerdeyim ki bi gün orada kaybolup gitmekten korkuyorum. Bu korkularımı burada yazıyorum ki beni nerede arayacağınızı bilin...
Yine de 2010 Dünya Basketbol Şampiyonasında Türkiye'yi grup maçlarında yalnız bırakmayan şanslı birkaç bin insandan biri olmak güzel bir duygu... O atmosferde olmak gibisi yok...
İlk iki günün ardından bi "off-day" olunca hadi dedim yazayım ilk iki güne dair bir şeyler. Aklımda çok şey vardı anlatacak, umarım hiçbirini unutmamışdır. Maç esnasında not almak aklıma gelmişti ama nerede o unutkan olmayan kafa! Hatırladığım kadarıyla maçlardan gözüme çarpanları aktarayım bakalım. Bu şampiyona da blogumda böylece ölümsüzleşsin..
İlk gün ilk maçlar açıkcası diğer takımlara dair, açılış için biraz moralimi bozdu. Tabi 12 Dev Adam'a olan güvenimi biraz olsun arttırdı. Biraz diyorum çünkü 12 Dev Adam için mühim bir rakip değildi Fil Dişi Sahili... Rusyanın Porto Riko'yu yendi ve iyi etti. Yunanistan'ın Çin'i zorlanarak yenmesi ise fiyaskolardan ilkiydi. Porto Riko'nun milli marşının çalınmaması da ikinci fiyasko. Neyseki 12 Dev Adam'ımız 86-47 gibi bi sonuçla döndü de her şeyi unuttuk.
İkinci gün ise mükemmel maçlar vardı Ankara Spor Salonu'nda... Ha bu arada "Ankara Spor Salonu" değil de adı "Ankara Arena" olsa ne güzel olurdu değil mi? En azından binanın üzerinde kocaman harflerle ANKARA ARENA yazsa ne güzel olurdu... Bu salona her gelişimde bunu düşüneceğim sanırım...
İkinci gün geri dönüyorum. Yunanistan, Porto Riko karşısında Rusya'dan fazla zorlanınca tamam dedim... Bu iş bitti. Ama unutmuyorum geçtiğimiz senelerde Yunanistan maçlarında dönen dalevereleri. Bu kez salonda biz de varız... Bakalım neler olacak. Fil Dişi karşısında zorlanan Çin'i de unutmadım... Bu gruptan yenilgisiz lider olarak çıkmak hiç de zor değil...
Rusya Türkiye maçı ise tam bir heyecan silsilesiydi. Güzel ve sıkı bir maç oldu bence. Binlerce kişinin son yirmi saniye boyunca "oley oley şampiyon türkiye" diye bağırması karşısında göz yaşlarımı tutamadım. Ne harika bir havaydı o Allah'ım! Ne güzel bir akşamdı. Farkı fazla açamamış olsak da savunmamızın ne kadar sağlam olduğunu gösterdik cümle aleme... İsteyince sayı atabildiğimizi de... Nazar değmesin, iki maçtır elli altıdan fazla sayı görmedik potamızda. Yunansitan'dan da en fazla altmış yersek iyidir.. Zaten her maçta altmıştan fazla atıyoruz..
Rusya maçına biricik Tayyip Efendi geldi. Geldi gelmesine iyi yaptı.. Hayatımda ilk kez katıldığım Meksika Dalgası'nda Tayyip Efendi'nin de olması garip bir ayrıntı oldu.. Hoş oldu(!). Ancak o var diye Efes Kızları'nın ya da Ukrayna'dan gelen bir avuç güzelim kızın çıkıp dans edememesi yüreğimi sızlattı. Herkes işini yapıyordu oysaki Tayyip Efendi gelene dek. Ne güzel eğleniyorduk. Bu bence büyük bir hata oldu bizim için. Çok büyük bir hata. Umarım tekrarlanmaz. Zaten Tayyip Efendi başka bir maça gelmeyecek herhalde. Yani umarım.. Hadi inşallah!
İkinci günden başka bir hatıra yok aklımda... Girişteki görevlilerle kanka olmak dışında...
Yarın için 12 Dev Adam biz Ankara'lı spor severlerden ve Türkiye'yi destekleyecek insanlardan kırmızı giyinip gelmelerini istiyor. Duyduk duymadık demeyin! Yarın kıpkırmızı bir salonda inletelim Yunanistan potasını ve üçte üçle yolumuza devam edelim.. Ne dersiniz?
ve ayrıca...
Neyse bu esprimi burada yapmayacağım.. Bi şampiyon olalım da!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder