Bir gazeteci doksan gün sonra memleketine dönüyor.
Bir ülke kendince sebeplerle bir ülkedeki insanları öldürüyor.
Bir ırk haklarını ararken diğerleri tarafından dışlanıyor.
Bir ülke siyasi sebeplerle insanları ölüme yolluyor.
Bir can neden olduğunu bilmediği bir savaş uğruna ölüyor.
Bir mahkum açlık grevine gidiyor son çare, onu dışlayanlar güdümlü at muamelesi yapıyor ona.
Bir kadın hergün öldürülen kadınlardan biri oluyor bir gün.
Bir bebek bu dünyaya doğuyor.
Bir genç bu dünyada büyüyor.
Bir yetişkin bu dünyada yaşıyor.
Bir yaşlı bu dünyada sonunu gözlüyor.
...
Kürtler'den nefret ediyorsunuz, İsrail'den nefret ediyorsunuz, Yahudilerden nefret ediyorsunuz, Abdullah Öcalan'dan nefret ediyorsunuz, Fazıl Say'dan nefret ediyorsunuz, Recep Tayyip Erdoğan'dan nefret ediyorsunuz, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan nefret ediyorsunuz, Devlet Bahçeli'den nefret ediyorsunuz, Selahattin Demirtaş'tan nefret ediyorsunuz, ABD'den nefret ediyorsunuz, Amerikalılar'dan nefret ediyorsunuz, dizi karakterlerinden nefret ediyorsunuz, esmer insanlardan nefret ediyorsunuz, engellilerden nefret ediyorsunuz, sizden farklı olandan nefret ediyorsunuz, sizden çok bilenden nefret ediyorsunuz... Ediyorsunuz da ediyorsunuz.
...
Yukarıda saydıklarımla hiç empati kurdunuz mu?
...
Hümanizm denen bir düşünce sistemi olduğunu biliyor musunuz?
...
Sağ ya da sol diye ayrılmadan bir alternatifin daha olma ihtimali olduğunu biliyor musunuz?
...
Dünyada mükemmel insan diye bir şey olmadığı ve bu nedenle de sizin de mükemmel olamayacağınız gerçeğini biliyor musunuz?
...
Bu yazıya bir düşünce sinsin istemiyorum. Sorulara sorarak size düşünmek istediklerinizi düşündürtmek istiyorum.
...
Amacım önyargılarınızdan sıyrılıp tarafsız olarak olaylara bakmaya başladığınızda aslında herkesin masum olduğunu ya da olmadığını görmenizi sağlamak.
...
Hepsi bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder