Uzun bir aradan sonra haftasonunu evde geçirmenin verdiği mutluluğu sizlerle paylaşmaktan çok memnunum. Bugünlere babaannem damgasını vurmasa iyiydi ama olsun...
Artık öğretmen olmaya, çalışan insan olmaya ve çalışma temposuna alıştım. Bu alışkanlığın arasına kitap okumak için vakit ayırmayı da unutmadım tabi. Her öğle arası eğer toplantım yoksa kahvemi yapıp kitabımı okuyorum öğretmenler odasında. Hoş bir süreç oluyor ders arasında. Hem öğretmenler odasında "bazen" içinde bulunmak istemediğim muhabbetlere de katılmamış oluyorum. Hem de kitap okuma özlemimi gidermiş oluyorum.
Sevdiceğimin Dikimevi'ndeki eşyalı evinden aşırdığımız bir kitap vardı. İki yaz önce başlamıştım ama sonradan sıkılıp bırakmıştım. Adı "Neva" olan bu kitap geçti elime geçen gün. Alayım yanıma, o gürültüde okunur bu, dedim. Okunuyordu da.
Okuldaki hocalardan biri çok beğenmiş kitabı. Ama işn kötüsü kitap zevkine pek güvenmediğim, daha doğru kelime ile kitap zevklerimizin tutmadığı bir hoca söyleyince tabi şüphelendim. Kitabın sonunu da büyük bir keyifle söyledi tabi, bir de bu var. Ne demekse?! Her neyse...
Kitabın sonunu öğrenince zaten boşa gözlerimi yorduğumu düşündüğüm süreci hızlandırdım ve de kitabı bitirdim.
Sevgili Ilgın Olut kendi yaşam öyküsünü anlatmış ama bir de gizemli hava katmak için "benim ve sizin ben olduğunu sandığınız kişi" diyerek bahsediyor kitaptaki Ilgın'dan.
Ilgın Olut'u sevmemeye karar verdim. Bu yazımı okur mu bilmiyorum ama birçok eleştirecek, kızacak, küsecek haklı sebebim var.
Birincisi kitapta alttan alta bir erkeklik övgüsü sezinleniyor. Gereksiz ayrıntılar bana bunu hissettirdi. İkincisi birincisinin içinde; bol bol sayfalarca gereksiz ayrıntılar var. Üçüncüsü eğer bir sevdiğini yaşatmaya çalışıyorsa insan bir kitapta, bu kitaba çarpık ilişkileri bol bol yazıp ölümü iki satıra sığdırmamalı. Bu benim kişisel, kitaptan ayrı bir görüşüm. Bunu belki kendime de saklamalıydım.
Bu da kitaptan ayrı ve belki de herkesin sayın Ilgın'a yönelttiği soru: Sen ya da siz onca kadınla çarpık ilişkiler yaşadıktan sonra senden daha masum bir insana bu konuyu nasıl dayatıp da ölümüne sebep olursun? "Benim değerlerim var?!" derken nasıl geçmişini unutursun? Kızgınım, çok kızgın.
Ama biliyorum, sevgili Ilgın da üzgün. En büyük cezayı almış zaten... Neva'nın intihar ederken amacı da buydu zaten.
...
Bu kitap aslında günümüz ilişkilerinin temel sorununu anlatıyor bence. Biliyoruz ki Ilgın gibi daha birçokları var. Neva gibi de. Toplumsal bir sorundan bahsediyor aslında farkında olmadan...
...
Son yüz sayfayı hızlı hızlı çevirip göz gezdirerek okudum. İlk kez bir kitaba bunu yaptım çünkü Ilgın Olut'un "sanat insan içindir" anlayışına dayandırdığı aşırı sade, sade demeyelim basit ve basitliğin ağdaladığı dilini okumak istemedim. Bir de bu aşırı basit dili savunuyor olmasına kızdım. Tamam herkesin kendi görüşü ama basitlikte de bir tat olmalı. Basitlik demeyelim, sadelik. Ama bu tat yoktu. Sadece yazmış olmak için yazılmıştı. Ben ilkokuldayken romanlar yazardım yaz tatillerinde. Yani 12 - 13 yaşımdayken... Onların dilini gördüm, bu beni rahatsız etti. Nasıl olur da benim kitaplarım yastık altında dururken bu kitap yayınlanır gibi bir havada değilim. Ancak okuyucuya seygı diye bir şey olmalı.
...
Eğer kalabalık bir ortamda kitap okumanız gerekirse, yani üzerine düşmeden okumanız gereken bir kitap, öneririm. Fakat derseniz ki doyayım, okuduğumu anlayayım... Kesinlikle tavsiye etmem.
...
Ilgın Olut'a kızgınım. Özür dilerim. Çok saymış olabilirim ama umarım herkes derdimi anladı.
İyi dinlenmeler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder