Nazara inanırım.
Nasıl korunacağımıza dair de batıl inançlarım bile vardır, kurtulmaya çalıştığım.
...
Bazı şeyler vardır... Yok yahu çok "kişisel gelişi"m ya da "öğlen kuşağı programları" girişi oldu bu. Farklı bir şey bulmalı.
...
Biri var.
Umutla dolduran içimi. Hayatımda en zorları bana öğretip çözümlerini ezberleten biri.
Bu giriş de olmadı sanki.
Olduğu kadar.
...
Her neyse.
Biz bu ikinci senede yine Türkiye'yi dolaştık. Elazığ'dan girdik, Konya'dan çıktık. Amasya'dan girdik Ankara'dan çıktık. Kayseri'de nefes aldık, Afyon'da olduğumuza şaştık. Çorum'u hatırlamıyoruz bile.
Bol bol özledik.
Gelecek için dua ettik.
Bir ton yeni şey öğrendik.
Mezun olduk.
Elazığ'da naklen yayınlanan bir mezuniyet töreninde karşılıklı roman oynadık, göbeciklerimizi attık.
Çorbacılara gittik, ciğercilere gittik, paşa konaklarında gezdik, havaalanlarında tur attık, otogarlarda sabahladık, Kurtuluş Parkı'nda yemediğimiz öğün bırakmadık, iş aradık, iş bulduk, hayal kurduk...
Yaşadık.
...
Esra ve Süleyman'dan kalan o "aşk" deneni, kutsalı yaşamaya çalışıyoruz kendimizce. Ruhları şad olsun.
...
Gençlik Parkı'nda, "Ben Ödüyorum"a gitmeden önce, yani Olcay Kavuzlu bize umutlarımızı yeşertecek o güzel telefonu açmadan önce kutladık yıldönümümüzü. Küçücük bir "pötibör"ün üzerinde ikinci yıl mumu...
...
Bu yazım sana sevdiğim.
İlan-ı aşk etmez kültürümüzde "paçi"ler ama...
İkinci senemizi kutladığımız bu mütevazilikte yirminci senemizi torunlarla kutlamak nasip olur inşallah. Ben senle evlenirim keke :) Seve seve :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder