En azından şimdilik o niyetle yazıyorum.
...
İlkokul yedinci sınıftaydım ilk kez dinlediğimde. E-posta yoluyla küçük bir muhabbetimiz olmuştu. Kırıkkale'ye gelmelerini istemiştim. Organizasyon şirketleri olduğunu ve onların ayarlaması gerektiğini söylemişti. Üzülmüştüm. Ama en azından cevap vermiş olması beni mutlu etmişti.
O yıllardan bu yıllara hep bir yerlerden bir şekilde müziklerini duyup dinleyip "Allah'ım, nasıl olur da böyle güzel şeyleri yaratabilirler." deyip durduğum bir grup olarak kaldılar. Dünyaya bakış açıları, duruşları ve o sözler... Ah o sözler.
Üniversitede şenliklere hiç gelmediler. Konser haberlerini hep konserden bir gün sonra aldım.
Şimdi mezun oldum. Bir öğretmenim. Çok şükür param var. Neyseki (!) vaktim yok. Neyseki o vakti bulacak gücüm var. Ancak konsere gitmeye korkar mı bir insan?
Korkum şu sevgili Doğan, Doğan Duru, Doğan Abi, Sayın Duru.
Evet! Nasıl hitap edeceğimi ve tesettürlü bir insan olarak nasıl karşılanacağımı bilmiyorum. Evet o konsere gelirsem, seni/sizi görmeden gitmem. Çocuğum sana/size benzesin diye nasıl fotoğraflarına bakacaksam, bebeği görmeye gelme sözü isterim. Ancak bütün bunları yapmak için nedense bir korku var.
Hadi o ince zeka bana bir şey söyledi ve ben kırıldım!
Bu korku nereden geliyor?!
Hiç bilmiyorum.
Böylesi sevdiği bir sanatçıdan korkar mı insan?
Korkacak herhangi bir sebep de ortada yokken...
Kafayı yemedim sevgili eski dostum.
Sen bilmesen de on üç yaşımdan bu yana tam on bir yıldır ben senle yaşıyorum her duygumu. Öylesi hayatımın içindesin ki verdiğim kararlara dair yapacağın olumsuz bir eleştiri beni allak bullak eder. Küçük bir ilgisiz hareket yok eder.
Ergen ruhu ile yazmıyorum bunları. Eski dostunu seneler sonra görmüş ve onu hayal kırıklığına uğratmaktan korkan bir dost korkusu ile yazıyorum, sanırım.
Her neyse.
Ben önce nasıl hitap edeceğimi bulayım. Konsere gelmesi, tanışması belki de kolay olur.
Sevgiler Doğan, Doğan Duru, Doğan Abi, Sayın Duru.
Çok büyük sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder