21 Ağustos 2012 Salı

Nihan'ın Delta Ovası

İşsiz olarak geçen son günlerim, dört yaşımdan bu yana öğrenci olarak yaşayıp bu günlere getirdiğim ömrümü sorgulamama ve daha da fazlası bu sorgulama ile yeni ufuklara "yelken açmama" sebep oldu. Hayatın ne kadar da hızlı geçtiği sıradanlığı nasıl bir gerçekse bu gerçeğin her seferinde biraz daha sert yüzümüze çarptığı da bir o kadar tuhaf. Bu yıl o kadar çok tuhaf dedim ki!
...
Bu yazının dramaturjik yapısını inceleyin, oyun oynayacağım.

Akvaryumda Hevi ve Samim var. Babamın hediyecağızları. Biri sizin bilmek istemeyeceğiniz bir dilde umut; diğeri Değerlimin hayatımdaki kırıntıları toplayıp hediye ettiği Yalnızız'daki düşünen kalptir. Anlayana.
Kalemlik odamı düzenlediğim birinci sınıftan kendi emeğimle alınmış bir "nesne". Emek mi dedim? A evet.
Kalemlikten onlara doğru sarkan kara yüzlü, saçlı, sakallı (Döşü kıllı mı bilmem.) adam ise Değerlimin Trabzon'dan hediyesi değerli amcamız.
TRT Radyosu ise alnımızın akıyla radyodan kazandığımız bir anı. Serdar Ortaç'ı mı bilmiştim ne? Ah TRT Ankara Radyosu, içinde ne anılar var ve o merdivenlerinde! Yankı kı kı kı!
Mum ve altındaki balıklarımın yemleri ise buradaki en "zaruri" eşyalar. Mum gece korkunca, yem balık acıkınca, anlarsın işte.
"Kafasız Kadın Heykeli" ise Dikimevi'ndeki evden arta kalan, bir İranlı müslümanın dini inançları gereği kafasını kopardığı bir biblocuk, anlamı o "cuk"tan daha büyük, neden ekledim ki bunu?!
Tabak birinciden önce gelen ikinci olduğum gün Mühendislik ve Fen Fakültesi Dekanı tarafından bana verildi, ay nasıl da mutlu oldum ay!
Mavi sandık Polonya hatırası. Kutsaldır, birinci sınıftır, her anlamda.
Kitaplar benim, diyelim.
Mavi fincan Paçi'nin Çankırı'sından gelen bir "annem için" anısı. İçindeki kahve ise Diyarbakır'dan özel üretim. Getiren Değerli olunca üretim de özelleşir. Hele pişiren bensem...
İşte hayatım bunlardan ibaret, miş bugüne dek.

Tabi bu da bu sıralar telefonumdan, kulağımdan, hayatımdan eksik olmayan bir şarkı.
Düğünde bununla dans etmek "düğün olmasını istemiyorum" diyen bir gelin için düğünü çekici hale getirebilecek damattan sonraki tek unsur.
Haftaya pazartesiye kadar yazmazsam bilin ki "çalışan kadın" oldum. Çok param olacak, artık yazı yazmam!
Buraya kadar okuyan, görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder