19 Ocak 2014 Pazar

Tezer Özlü ile kesişen yolumuz: Ferit Edgü


Ne zaman tanıştım sevgili dostum Tezer ile, hatırlamıyorum. Nasıl tanıştık onu da unuttum. Var. Sanki hep varmış gibi var şimdi.
Geçtiğimiz günlerde Ankara'nın kendinizi cüce gibi hissettiğiniz bir muhitinde kitap fuarı vardı. Gittik. Sel Yayıncılık'ın standında Ah Muhsin Ünlü'yü ararken gözüme "Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı" kitabı çarptı. Kitabın kapağı. Gözüme çarpmadı, gözümü aldı. Belki de başka bir şey yaptı bilmiyorum.
Stand görevlisi "Hakkâri'de Bir Mevsim"i de tavsiye edebileceğini söyledi. Nedense, aldım. Son birkaç senedir öneriyle kitap almıyor(d)um.
Aristoteles'in Doğa Bilimleri Üzerine'si bitince aldım elime kara kaplı kitabı. Üzerindeki kırmızı çizgiler, Ferit Edgü'nün soyadı, Hakkâri'nin şapkası... İlk sayfadaki Carlos Castenada'dan alıntı...
Biliyorsunuz. Okuduğum kitaplarda anlatılanlardan çok hissettiğim duyguları yazarak anlatıyorum size yaşantımı. Kitapta geçen olaylardan bahsederek sizin düşünce dünyanızın ağzına tükürmek istemiyorum, buna çok maruz kaldım, hassasım. Asabiyim de!
Kitabı, açıkçası okulda ders aralarında, öğle arası kahve yanında okurum diyerek okula götürmüştüm. Okurken ders kaçırmalar, dersten koşarak çıkıp kitaba gömülmeler, bitmesin diye bir sayfayı birkaç kez okumalar başlayınca "Gel dostum, evime." dedim.
Geldi tabi.
Kitabı okurken internetten, birazdan dostluğumuzu ilan edeceğim dostum Ferit Edgü'ye dair bir şeylere bakarken (ki bu en riskli işidir bir okuyucunun yapabileceği) sevgili kadim dostum Tezer ile olan dostluklarını gördüm, şahit oldum. Mektuplarının yayınlandığı kitaba ulaşma hevesim henüz durmuş değil, neyseki param yok.
...
Ve hâlâ neyseki'nin ki'sini ve hâlâ'nın şapkaları konusunda kafam karışık.
...
Sevgili dostum Tezer gibi bir ortak noktamız olduğunu görmek (bir alt satırda dostluğumu ilan edeceğim) sevgili Ferit Edgü ile daha da samimi olmamı sağladı. Evet, bu yazıyı okuma ihtimali olan bir yazara ilk kez dostluğumu ilan ediyorum, dostumsun, dostumsun, dostumsun.
...
Gelelim taze dostumun kitabına.
Bu sıralar yaşadığım toprak özlemi, toprak özlemi ve toprak özlemi konusunda yardım etti bana. Doyurdu beni. Aldı, götürdü Hakkâri'ye "Bak Nihan dostum." dedi. Toprak.
Sağ olsun.
Karakterlerin huzuru, gidip hayatlarına dokunsak elemden geçemeyeceğimiz insanların huzuru hissedildikçe insan oluyorsunuz. Daha insan, daha insan, daha insan.
Tıpkı seneler önce dördüncü sınıfta bir yerlerden araklayarak yazdığım kompozisyonda olduğu gibi, daha insan.
Bir de bir yerden başlamıyor ve bir yerde bitmiyor ya... Zamanda asılı kalabilmiş bir "an". Bunu anlatabiliyor olmak ne de keyifli, bir yazar adına.
Var olsun. Var olsun. Var olsun.
Bunlar yorum değil, bunlar yalnızca mutluluğun bir şekilde herkese bulaşması için verilen ipuçları. Ben kimim ki yorum yapıyorum.
...
Televizyonda hâlâ futbolu tartışıyor "onlar", neyseki ben hâlâ neyse ile ki'yi birleştirip yumuşatıyorum a'ları. Ve artık hayatımda sevgili dostum Ferit var.
...
Yeni bir dostum var.
Yeni bir dostum.
Dostum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder