8 Temmuz 2013 Pazartesi

Erteleme Üzerine Minik Bir Deneme

Ertelemek Türk Dil Kurumu'nun güncel sözlüğündeki anlamıyla "Sonraya bırakmak, tecil etmek, talik etmek, tehir etmek" demek. Ben artık sadece bundan ibaret olduğunu düşünmüyorum...
...
Ertelemek nihayetinde zaman dediğimiz tuhaf olgunun sevmediği kapı komşusu değil midir?
...
Ertelemek aslında ertelenen şeyin ne olduğuna dair değişen bir eylem. Eylem mi? Kelime anlamıyla öyle. Biz eylem olarak görmeye devam edelim. Ertelenen konu, durum, olay vs. her neyse ertelemenin acıklılığı ya da eğlencesi değişiyor.
Mesela uyumayı ertelersen eninde sonunda bir yerde sızar kalırsın. Yemek yemeyi ertelersen bir yerde düşüp bayılırsın. Sevmeyi ertelersen yapayalnız ölürsün. Kitap okumayı ertelersen AKP'ye oy verirsin. Düşünmeyi ertelersen milliyetçi olursun. Elini yüzünü yıkamayı ertelersen geç uyanırsın. Haberleri izlemeyi ertelersen ilk izlediğin haberle nerede olduğunu hatırlarsın. Evliliği ertelersen karta kaçarsın. Annene gitmeyi ertelersen anneni özletirsin. Daha uzar da uzar...
Ertelemenin ne durumda yapıldığı da bir diğer konu. Keyfi bir erteleme mi yoksa zorunlu bir erteleme mi olduğu önemli. Erteleme zorunlu olduğu zaman farklı bir anlam keyfi olduğu zaman farklı bir anlam kazanır. Ve "ertelemek" kelimesinin içinde biraz olumsuzluk yani zorunluluk sezilmiyor değildir, aslında. Ertelemek kelimesinin içinde keyfiyet yok gibidir.
Yine mesela; paran olmadığı için okula gitmeyi erteliyorsan iş fenadır. Zorunludur bu. Canın istemediği için derse gitmeyi erteliyorsan iş yolundadır. Devam zorunluluğun yoksa daha da güzeldir. Ama öğretmensen ve o ertelediğin bir saatin telafisini yapman gerekiyorsa iş yine fenadır. Kredi borcun olduğu için fotoğraf makinesi almayı erteliyorsan da iş fenadır, zorunluluk. Biraz para biriktireyim de daha iyisini alayım diyorsan keyfidir, daha az zorunluluktur yine de iyidir. Gibi gibi...
Ertelemek kelimesinin içinde barındırdığı olumsuzluk durumu dışında bir de "sabır" vardır ki o konuya girersek çıkamayacak gibiyiz. Sabır üzerine konuşup ahkam kesecek deneyime artık sahibim, üzgünüm, bu konuda mütevazi olamayacağım. Yeteri kadar ertelenen bir ömrüm var ve yeteri kadar sabır gösterme gücüne halen sahibim... Bu konu ayrı...
...
Şimdi asıl konuya gelelim. Ertelenen hayatlar, kirli oyunlar ve bütün bunların içinde küçük bir kız... Yok yok dizi jeneriği falan değil.
Asıl bahsetmek istediğim çevremizde artık ne de çok ertelenen ömürün olduğu. Ben sadece kendimi görüyordum ama artık çoğu insana dokunduğumda görüyorum ki iş vahim... Hem de en olumsuz şekli var ertelemenin.
Nedense hala en acıklısı benimkiymiş gibi geliyor.
Ertelemenin, sosyal yaşamla ve ekonomik koşullarla etkileşimi çok büyük. Bunu yadsımak imkansız. Ülkemizin bizim ceplerimizi bulmayan büyümesi malumunuz hayatlarımızın ertelenmesinin en büyük sebebi. Tabi cemaatin mensubuysanız, bir yerlerde tanıdığınız varsa erteleme denen olgu (Bakın şimdi de olgu oldu.) size pek dokunmuyor. Bütün bunların dışındaysanız herkesin size üzülerek bakmasına ve ertelemenin geceler boyu yaşattığı berbat sancılara alışmanız gerekir.
...
Amacım siyasi bir yazı yazmak değil!
...
Ertelemenin sonuna gelelim. Yani erteledik ve o ertelediğimiz zamana geldik. Sevilmeyen yan komşu bir gün yüzümüze güler ve ertelenen zaman gelir, mutlu olunur. Bir de gelinmeyen zamanlar var. Mesela bir deprem olur ve öpmeyi ertelediğin evladın kollarında can verir. Çalışmayı ertelediğin sınav berbat geçer... İyi örnekleri neden atladın demeyin. Motivasyon meselesi.
...
Biz neleri erteliyoruz? ÖYP başvurusunu erteliyoruz... Evliliği erteliyoruz... Beraber bir yaşamı erteliyoruz... Ehliyet almayı erteliyoruz... St. Petersburg tatilini erteliyoruz... Hediyeler almayı erteliyoruz...
Bütün bunlar maddiyata yani bu dünyaya dair şeyler değil mi? O zaman ne zaruriyeti var? Boşvermek ne kadar zor olabilir bu denli maddi şeylere?
Tabi bir de erteleye erteleye gelinen bu sorular var ki artık yazıyı bitirmek istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder